Onun, duygularını bastırması çok zordu.
- It was very hard for her to suppress her emotions.
Tom bir gülümsemeyi bastırmaya çalışıyor.
- Tom is trying to suppress a smile.
O cinsel olarak bastırılmış.
- He's sexually repressed.
Sen cinsel olarak bastırılmışsın.
- You're sexually repressed.