Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
- Many students go to Europe for the purpose of studying music.
Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.
- Susan broke the dish on purpose to show her anger.
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Çocuk kasten ayağıma bastı.
- The boy stepped on my foot on purpose.
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Bunu bile bile yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Onu bile bile yaptın, değil mi?
- You did that on purpose, didn't you?
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Çocuk kasten ayağıma bastı.
- The boy stepped on my foot on purpose.
Jack annesinin değerli bir vazosunu kırdı, ama bilerek yapmadı, bu yüzden o kızmadı.
- Jack broke his mother's valuable vase, but he didn't do it on purpose, so she wasn't angry.
O hatayı bilerek mi yaptın?
- Did you make that mistake on purpose?
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.
- Tom purposely left the last page blank.
Ben onu bilerek yapmadım.
- I purposely didn't do that.
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
- You purposely gave the wrong answer, didn't you?
O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
- He went to Austria for the purpose of studying music.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
- Allocate a room for research purposes.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
- You purposely gave the wrong answer, didn't you?
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
The dative of purpose is rare in this type of writing.
This poem is filled with datives of purpose.
I bought a pen and some paper to write a note, is an example of an infinitive of purpose.
That wasn't an accident! You did it on purpose!.
An all-purpose cleaner.
... only arise if we win the war on general purpose computers first. But come victory day, when ...
... purpose as a search engine is to help users find the web ...