Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- Her explanation is by no means satisfactory.
Onun raporu bir bütün olarak tatmin ediciydi.
- His paper was, on the whole, satisfactory.
Onun açıklaması hiç bir şekilde tatminkâr değildi.
- His explanation was by no means satisfactory.
Konferansın hiç tatminkar değildi.
- Your lecture was not satisfactory at all.
Onun açıklaması hiç bir şekilde tatminkâr değildi.
- His explanation was by no means satisfactory.
Kira yüksek, onun dışında oda tatminkar.
- The rent is high, otherwise the room is satisfactory.