Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to protect Mary.
Tom yerel doğal yaşamı korumak için gücü dahilinde her şeyi yapmaya söz verdi.
- Tom vowed to do everything within his power to protect the local wildlife.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- They know the importance of protecting the earth.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.