Öneriniz biraz aşırı.
- Your proposal is a bit extreme.
Tom'un işi aşırı stress yaratıyor.
- Tom's job creates extreme stress.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Biz Tom'un önerisini çok aşırı olarak reddettik.
- We rejected Tom's suggestion as too extreme.
Mary aşırı derecede çekici.
- Mary is extremely attractive.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
O bir uçtan diğerine düştü.
- He fell from one extreme to the other.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.