Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Devrim konseyi strateji planlamak için toplandı.
- The revolutionary council met to plan strategy.
Plan yapmak için başarısız oluyorsan, başarısız olmak için planlıyorsun.
- If you fail to plan, you plan to fail.
Bir plan yapmak zorundayız.
- We have to make a plan.
Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
- I can't agree with you with regard to the new plan.
Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.
- About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan.
Asgari ücreti artırmayı tasarladıkları doğru mu?
- Is it true they're planning to raise the minimum wage?
Tom Boston'a bir yolculuk için planlar yaptı.
- Tom has made plans for a trip to Boston.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Tom için bir parti tertip ettim.
- I planned a party for Tom.
Projeyi sorunsuz olarak daha ileriye götürmek için, biz planı birkaç kez revize ettik.
- In order to progress the project smoothly, we have revised the plan several times.
Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.
- School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year.