Onun politikaları çok yenilikçi idi.
- His policies were too progressive.
Hey, ilerici olanı hatırlıyor musunuz?
- Hey, remember the progressive one?
Ben oldukça ilericiydim.
- I'm pretty progressive.
Hey, ilerici olanı hatırlıyor musunuz?
- Hey, remember the progressive one?
Girişimleriniz sayesinde basın tarafından ilerici ve ileriye dönük düşünce kuruluşu olarak tanınmaktayız.
- Thanks to your initiatives we've been recognized as a progressive and forward-thinking enterprise by the press.
Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- The event was forgotten in progress of time.
Kimya bilimi son zamanlarda dikkate değer bir gelişim gösterdi.
- Chemistry has made notable progress in recent years.
Onun sınıftaki gelişimi beni cesaretlendiriyor.
- I am encouraged by his progress in class.
Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.
- Tom is making great progress in French.
İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.
- He made remarkable progress in English.
Tom henüz çok aşama kaydetmedi.
- Tom hasn't made much progress yet.
Tom sürekli ilerleme kaydetti.
- Tom has made steady progress.
İş şimdi devam etmektedir.
- The work is now in progress.
Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.
- He is making good progress in playing the piano.
Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?
- Have you made progress in your studies?
O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
- He made good progress in handling this machine.
İş şimdi devam etmektedir.
- The work is now in progress.
İleri gitmek kaçınılmaz.
- Progress is unavoidable.
progressive paralysis.
progressive business leadership.
a progressive school.
Examples: I am defining. It had been snowing.
progressive-verb status.
They progress through the museum.
Societies progress unevenly.