Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- The event was forgotten in progress of time.
Onun sınıftaki gelişimi beni cesaretlendiriyor.
- I am encouraged by his progress in class.
Kimya bilimi son zamanlarda dikkate değer bir gelişim gösterdi.
- Chemistry has made notable progress in recent years.
Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.
- Tom is making great progress in French.
O, İngilizcesinde az gelişme yaptı.
- He has made little progress in his English.
Tom henüz çok aşama kaydetmedi.
- Tom hasn't made much progress yet.
Tom sürekli ilerleme kaydetti.
- Tom has made steady progress.
İş şimdi devam etmektedir.
- The work is now in progress.
Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.
- He is making good progress in playing the piano.
Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- The event was forgotten in progress of time.
O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
- He made good progress in handling this machine.
İş şimdi devam etmektedir.
- The work is now in progress.
İleri gitmek kaçınılmaz.
- Progress is unavoidable.
They progress through the museum.
Societies progress unevenly.
... to the wheel progress to create and build and expand the possibilities ...
... substantial room for this progress to continue. ...