Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum.
- I'm having some problems compiling this software.
Bu evvela üzerinde çalışmamız iktiza eden meseledir.
- This is the problem we should work on first.
O bir Birinci Dünya meselesidir.
- That's a First World problem.
Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Sorun konusunda sessiz kaldı.
- She kept silent about the problem.
Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum.
- I'm having some problems compiling this software.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Bir çocuğu ne kadar şımartırsak, o kadar problemli olur.
- The more we spoil a child, the more problematic he will be.
Onlar bize sorunlu çocuklar diyorlar.
- They call us problem children.
Erkek arkadaşın sorunlu bir kişi ama bırakmak ya da kopmak için yeterince iyi bir neden değil.
- Your boyfriend is a problematic person, but that's not a good enough reason to give up or break off your relationship.
What do you think caused the problem?
- Probleme neyin sebep olduğunu düşünüyorsunuz?
Erection problems can have various causes.
- Ereksiyon problemlerinin çeşitli nedenleri olabilir.
Tiny mistakes can sometimes lead to big trouble.
- İnce hatalar bazı zamanlar büyük problemlere yol açar.
Do you have trouble sleeping?
- Uyumada problem yaşıyor musun?
Did Tom solve the geometry problem? He said he didn't manage to. The question was too difficult for him, as well.
- Tom geometri problemini çözdü mü? Başarmadığını söyledi, soru onun için de zordu.
... technological problems. ...
... to compete, we're going to have problems. ...