O bir Birinci Dünya meselesidir.
- That's a First World problem.
Bu mesele gerçek bir sorundur.
- This problem is a real challenge.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Bu büyük bir sorun olabilirdi.
- This could become a big problem.
Sorun konusunda sessiz kaldı.
- She kept silent about the problem.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Bir çocuğu ne kadar şımartırsak, o kadar problemli olur.
- The more we spoil a child, the more problematic he will be.
Agh. Annemden bir hediye almak için uzun bir süre bekledim. Ancak, çok sorunludur.
- Agh. I waited for a long time for the receipt of a present from my mother. However, it's very problematic.
Onlar bize sorunlu çocuklar diyorlar.
- They call us problem children.
What do you think caused the problem?
- Probleme neyin sebep olduğunu düşünüyorsunuz?
I heard about the problems Tom caused.
- Ben Tom'un neden olduğu problemler hakkında duydum.
Do you have trouble sleeping?
- Uyumada problem yaşıyor musun?
Tom has never been in trouble in his life.
- Tom asla onun hayatında bir problem içinde olmadı.
Did Tom solve the geometry problem? He said he didn't manage to. The question was too difficult for him, as well.
- Tom geometri problemini çözdü mü? Başarmadığını söyledi, soru onun için de zordu.
... problem of pre-existing conditions, then, you know, these are tough problems, and we've ...
... What it does is respond to the problem of infected websites. ...