O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
- She left without saying even a single word.
Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.
- I like physics, and I like mathematics even more.
Fırtına daha da şiddetlendi.
- The storm became even more violent.
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
- There's proper etiquette for everything, even an orgy.
Hatta babama karşı onu destekledim.
- I supported her even against my father.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
- Do you even remember Tom?
Seni neredeyse hiç tanımıyorum.
- I hardly even know you.
Tom neredeyse her akşam evdedir.
- Tom is at home almost every evening.
Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
- I don't even remember what Tom looked like.
Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı.
- They didn't even know who they were supposed to meet.