pressing; urgent; importunate; earnest

listen to the pronunciation of pressing; urgent; importunate; earnest
Englisch - Türkisch

Definition von pressing; urgent; importunate; earnest im Englisch Türkisch wörterbuch

instant
{s} anlık

Yıldırım neredeyse anlıktır. - Lightning is nearly instantaneous.

Gece yarısı aperatifi için anlık erişte yedim. - I had instant noodles as a midnight snack.

instant
{s} acil, ivedi
instant
{i} an, dakika: at this
instant
{s} şimdiki
instant
{s} ani, hemen olan, derhal olan
instant
çabuk ve kolay hazırlanabilen
instant
{s} acil

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak. - Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

instant
(yiyecek/vb.) çabuk ve kolay hazırlanabilen
instant
dakika
instant
{s} ısrar eden
instant
{i} an
instant
bu ayaan
instant
{i} lahza
instant
{s} su katılarak hemen hazırlanan (yiyecek/içecek)
instant
acil/hemen olan
instant
{s} hemen olan
Englisch - Englisch
instant
pressing; urgent; importunate; earnest
Favoriten