İyi geleneklerin korunması gerekir.
- Good traditions should be preserved.
Afgan demokrasinin bile nükleer bombalarla korunması gerekir.
- Afghan democracy needs to be preserved even with nuclear bombs.
Biz Afganistan'da petrol için savaşmıyoruz fakat demokrasiyi korumak için savaşıyoruz.
- We're not fighting a war in Afghanistan for oil but to preserve democracy.
Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan gurubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır.
- All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.
Yağmur ormanları korunmalı.
- Rainforests should be preserved.
Onlar binayı korudular.
- They have preserved the building.
Konserveler hava geçirmez bir conta ile kavanozda saklanmalıdır.
- Preserves must be stored in a jar with an airtight seal.
Orbiting Earth in the spaceship, I saw how beautiful our planet is. People, let us preserve and increase this beauty, not destroy it - Yuri Gagarin (the first man in space).
... and they have to be preserved. ...
... at least remarkably well preserved stadium ...