presenting a threat; menacing; frightening

listen to the pronunciation of presenting a threat; menacing; frightening
Englisch - Türkisch

Definition von presenting a threat; menacing; frightening im Englisch Türkisch wörterbuch

threatening
tehdit

İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi. - The labor unions had been threatening the government with a general strike.

Bu yağmur tehdit ediyor. - It is threatening to rain.

threatening
{s} tehditkâr

İstasyona varmadan önce, gökyüzü tehditkar olmuştu. - The sky had become threatening before I got to the station.

Gökyüzü tehditkar görünüyor. - The sky looks threatening.

threatening
{s} endişe verici
threatening
kokorozlamak
threatening
tehdit edici

O, kız arkadaşına tehdit edici bir mektup yazdı. - He wrote a threatening letter to his girlfriend.

Tom Mary'ye tehdit edici bir görüntü verdi. - Tom gave Mary a threatening look.

threatening
{s} tehdit eden

Tom gece tehdit eden ruhlar tarafından çevrildiğini düşündü. - Tom thought he was surrounded at night by threatening spirits.

Englisch - Englisch
threatening
presenting a threat; menacing; frightening
Favoriten