Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

present participle of split

listen to the pronunciation of present participle of split
Englisch - Türkisch

Definition von present participle of split im Englisch Türkisch wörterbuch

splitting
(Bilgisayar) bölünüyor
splitting
ayrılarak
splitting
{f} ayrıl

Tom ve Mary'nin ayrılmaları hakkında bir şey duydun mu? - Did you hear about Tom and Mary splitting up?

Tom ve Mary ayrılıyorlar. - Tom and Mary are splitting up.

splitting
(Tıp) Bir bileşiğin kendisini oluşturan daha basit maddelere ayrılması
splitting
splitting headache şiddetli baş ağrısı
splitting
{s} gülmekten öldüren
splitting
(isim) yarılma, bölünme, yarma, bölme, farkı paylaştırma, ortalama rakamda anlaşma
splitting
ayırma
splitting
{i} bölme
splitting
{s} keskin
splitting
(Tıp) Yarılma, parçalara ayrılma
splitting
{s} şiddetli: splitting headache şiddetli baş ağrısı
splitting
{s} şiddetli

Şiddetli bir baş ağrım var. - I've got a splitting headache.

splitting
{i} ortalama rakamda anlaşma
splitting
{s} çok komik
splitting
{s} aşırı

Aşırı bir başağrım vardı. - I had a splitting headache.

splitting
{i} yarılma
splitting
{s} delice
splitting
(sıfat) keskin, şiddetli, aşırı, acı, delice, gülmekten öldüren, kahkahalara boğan, çok komik
splitting
{i} farkı paylaştırma
Englisch - Englisch
splitting
present participle of split
Favoriten