present participle of say

listen to the pronunciation of present participle of say
Englisch - Türkisch

Definition von present participle of say im Englisch Türkisch wörterbuch

saying
laf
saying
deyiş

Deyiş bize oldukça tanıdık. - The saying is quite familiar to us.

O benim en sevdiğim deyiş. - That's my favorite saying.

saying
{i} söyleme

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok. - It goes without saying that money cannot buy happiness.

Aynı şeyi söylemenin çok daha iyi ve kısa bir yolu yok mu? - Isn't there a much better and shorter way of saying the same thing?

saying
söyleyerek

Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti. - Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.

Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi. - Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.

saying
söz

Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun. - You probably don't understand a word I'm saying today.

Müvekkilim başka bir söz söylemiyor. - My client isn't saying another word.

saying
{i} söyleyiş

Ben onun öyle söyleyişini hatırlıyorum. - I recollect his saying so.

saying
{f} söyle

Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer - It goes without saying that honesty is the key to success.

O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi. - He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.

saying
say de
saying
{i} özlü söz
saying
{i} atasözü

Galler'de, bir atasözümüz var. - In Wales, we have a saying.

Bu atasözü bir gecede popüler oldu. - This saying became popular overnight.

saying
tabir
saying
darbımesel
saying
{i} özdeyiş

En sevdiğin özdeyiş nedir? - What's your favorite saying?

Englisch - Englisch
saying
present participle of say
Favoriten