present participle of forebode

listen to the pronunciation of present participle of forebode
Englisch - Türkisch

Definition von present participle of forebode im Englisch Türkisch wörterbuch

foreboding
{i} kötü bir şeyin meydana geleceğini önceden hissetme, önsezi
foreboding
{i} önsezi

Onun önsezisine rağmen Mary kilere girdi. - Despite her foreboding, Mary entered the cellar.

O, o filmi izledikten sonra önsezi duygusu ile doluydu. - After watching that film he was filled with a sense of foreboding.

foreboding
malum olma
foreboding
hissikablelvuku
foreboding
kötülüğü sezme
foreboding
sezi
foreboding
içe doğma
foreboding
önceden hissetme
foreboding
{i} içine doğma
foreboding
hisset/haber ver
foreboding
kötü his
Englisch - Englisch
forboding
foreboding
present participle of forebode
Favoriten