Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.
- Yesterday is history, tomorrow is a mystery, but today is a gift. That is why it is called the present.
Bu armağanı kabul edemem.
- I cannot accept this gift.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
Bu hediye sizin için.
- This gift is for you.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
- He was very gifted and talented.
Çok yetenekli bir sanatçısın.
- You're a very gifted artist.
Tom ödülü isteksizce kabul etti.
- Tom reluctantly accepted the gift.
Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
- Life does not repeat its gifts.