Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.
- I prefer to not talk about it.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Gece çalışmayı tercih etti.
- He preferred studying at night.
Senin öncelikli dilin nedir?
- What's your preferred language?
Çoğu kişi yağla yemek pişirmek yerine tereyağıyla yemek pişirmeyi tercih eder.
- Many people prefer to cook with butter instead of oil.
Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
- I prefer to buy domestic rather than foreign products.