Barış savaştan daha iyidir.
- Peace is preferable to war.
Teslim olmanız daha iyi olurdu.
- It would be preferable for you to surrender.
Bu tür şeyler çoğunlukla kötülükten daha ziyade bir kaza sonucudur.
- Such things are often a result of accident rather than malice.
Onlar tartışmıyorlar fakat daha ziyade bir oyunu prova ediyorlar.
- They're not quarreling, but rather rehearsing a play.
Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.
- In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
- It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
Bence ölüm utanca tercih edilir.
- I think death is preferable to shame.
Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
- It is preferable that he gets there by tomorrow.
Bu bana gülmeni istemediğim için değil aksine sana gülmek istediğim içindir.
- It is not because I do not want you to laugh at me, rather it is because I would like to laugh at you.
Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
- Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.