Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
- I sit in front of a computer screen all day, so I get pretty heavily bombarded by electro-magnetic waves.
Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
- Electronic commerce began to spread rapidly.
Tom elektrikli sandalyede idam edildi.
- Tom was electrocuted.
Elektrikli arp çalarken, o elektrik çarpmasından öldü.
- He was electrocuted while playing the electric harp.