Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
- I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
Bana pragmatik olduğum söylendi, ve öyleyim.
- I have been told that I am pragmatic, and I am.
Ben sadece faydacı davranıyorum.
- I'm just being pragmatic.
The sturdy furniture in the student lounge was pragmatic, but unattractive.