Japon folklöründe, bakenekolar büyülü güçleri olan kedilerdir.
- In Japanese folklore, bakeneko are cats with magical powers.
Tom psişik güçlerinin olduğunu iddia ediyor.
- Tom claims to have psychic powers.
Tekne güç için bir motor kullanır.
- The boat uses a motor for the power.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
- Nuclear power is used to generate electricity.
Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.
- The river furnishes electric power to the town.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- The third power of 3 is 27.
Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun Kanunların Ruhu adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
- The theory of the separation of powers is attributed to Montesquieu in his book The Spirit of the Laws.
Belge, Manuela'ya tüm yetkileri verir.
- The document grants full powers to Manuela.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
- The party in power is corrupt, but the opposition is little better.
Koministler 1949 yılında Çin'de iktidara geldi.
- Communists took power in China in 1949.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
- The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
Şimdi elektrik kesintisi olursa ne olur?
- What will happen if there's power failure now?
Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.
- The storm caused a power outage.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
O zaman, Ethelbert, Kent'te kral olarak hüküm sürüyordu ve güçlüydü.
- At that time, Ethelbert ruled as king in Kent, and was powerful.
Dünyada en güçlü hüküm nedir?
- What is the most powerful sentence in the world?
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.
- Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.
It appeared as though the hospital at Barchester would fall into abeyance, unless the powers that be should take some steps towards putting it once more into working order.
In the face of expanding federal power, California in particular struggled to maintain control over its Chinese population.
Past and future obviously have no reality of their own. Just as the moon has no light of its own, but can only reflect the light of the sun, so are past and future only pale reflections of the light, power, and reality of the eternal present.
We need a microscope with higher power.
This CD player is powered by batteries.
After the pylons collapsed, this town was without power for a few days.
... ELLIE POWERS: Yeah, a lot of you talk to me on Google+ ...
... ELLIE POWERS: All right, thank you. ...