Bu konuda çok güçlü hissediyorum.
- I feel very strongly about this.
Ben o konuda kendimi çok güçlü hissediyorum.
- I feel very strongly about it.
Britanya halkı köleliğe kuvvetle karşı çıktı.
- The British people strongly opposed slavery.
Öldükten sonra tekrar canlanmaya kuvvetle inanıyorum.
- I strongly believe in respawn after death.
Senatör Hoar şiddetle antlaşmaya karşı konuştu.
- Senator Hoar spoke strongly against the treaty.
Tavsiyemi dinlemenizi şiddetle ısrar ediyorum.
- I strongly urge you to follow my advice.
Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
- I strongly suspected that he had been lying.
Son derece büyükannesine benzer.
- She strongly resembles her grandmother.