power, authority, a check, a restraint

listen to the pronunciation of power, authority, a check, a restraint
Englisch - Türkisch

Definition von power, authority, a check, a restraint im Englisch Türkisch wörterbuch

control
{f} kontrol etmek

Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular. - They formed a company to control it.

El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur. - Hand washing is one way to control bacteria.

control
{f} denetlemek
control
kontrol

Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor. - Inflation is getting out of control.

Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi? - You used a condom for birth control, right?

control
hakim olmak
control
{f} kontrol et

Öfkeyi kontrol etmek zordur. - Anger is hard to control.

Kendinizi kontrol etmelisiniz. - You must control yourself.

control
(ç.) (uçak/vb.) kumanda donanımı
control
düzenlemek
control
yönetim

İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti. - The government of the Inca Empire controlled everything.

control
{i} hakimiyet
control
kumanda cihazları
control
(Tıp) Gözlem altında tutmak, kontrol etmek
control
(Askeri) (NATO) KONTROL YETKİSİ: Bir komutanın kendi komutası altında bulunanlardan başka birlik ve teşkillerin faaliyetleri üzerinde haiz olabileceği tam komuta yetkisinden daha az kısmi yetki. Bu yetki tamamen veya kısmen devredilebilir veya tahsis edilebilir
control
{f} denetle
control
{i} denetim

Tom, Xbox One denetimcisini DualShock 4'ün üstünde tercih ediyor. - Tom prefers the Xbox One controller over the DualShock 4.

Tom beni denetimde bıraktı. - Tom left me in control.

control
{i} yönetim, idare, egemenlik, hâkimiyet
control
control group deney yapılan
control
{f} idare etmek

Kaderi idare etmek isteyen asla barış bulamaz. - He who seeks to control fate shall never find peace.

Englisch - Englisch
{n} control
power, authority, a check, a restraint
Favoriten