İngilizce konuşma becerisi kazandı.
- He acquired the ability to speak English.
Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
- The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
Kız müzikal yetenekten yoksundu.
- The girl lacked musical ability.
Yetenek farkını onlara gösterdim.
- I showed them the difference of ability.
Herkes kendi kabiliyetine göre çalıştı.
- Everyone worked according to one's ability.
Birçok dille iletişim kurabilme kabiliyetim olmasaydı, dünyaya dair deneyimlerim çok daha sığ olurdu.
- My experience of the world would be much shallower without the ability to communicate in lots of languages.
Zayıflığı gösterme yeteneği bir güçtür.
- The ability to show weakness is a strength.