Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- Tom went to the post office to mail a letter.
Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- He went to the post office to mail the letter.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
- The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.
Tom savaş sonrası kuşağa aitti.
- Tom belongs to the postwar generation.
Tom savaş sonrası kuşağa aitti.
- Tom belongs to the postwar generation.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Başını bir sütuna çarptı.
- He bumped his head against a post.
Yarın mektupları postalamayı unutma.
- Remember to post the letters tomorrow.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Postane kolejden uzak değildir.
- The post office is not far from your college.
Lütfen bu koliyi postaneye götür.
- Please take this parcel to the post office.
Pazar günü posta hizmeti var mı?
- Is there postal service on Sunday?
Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
- The postal service in this country isn't fast.
Genel müdür her bir adamı görevine atadı.
- The president appointed each man to the post.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
İşte, şimdi cümlen gelecek kuşaklara bırakıldı!
- Here, your sentence is now consigned to posterity!
Biz her zaman işe giderken postaneye yakın yürürüz.
- We always walk by the post office on the way to work.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please don't forget to post the letters.
Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- Please remember to post this letter.
post game - oyun sonarsı.
Buraya posta gönderme yerine Twitter'ı kullan.
- Instead of posting here, use Twitter.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
- Instead of coming directly home, I took the long way and stopped by the post office.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.
- Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
We were given a moving date, and an exchange date, but the buyers kept moving the goal posts and kept giving us a later date.
Mail items posted before 7.00pm within the Central Business District and before 5.00pm outside the Central Business District will be delivered the next working day.
sent via post; parcel post''.
He prided himself on looking neat even when he was riding post.
Since Jim was new to the game, he had to post $4 in order to receive a hand.
Lew reckons he had three options for the cash-cow which was Premier post the Coles sale.
I couldn't figure it out so I posted a question on Usenet.
Post no bills.
Thanks for saving my hide.
- Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.
- Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.
... posts like photos and videos can span multiple columns. ...
... It's social to tweet and plus 1 or like pages and posts and ...