Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim.
- For him it may be possible, but I'd never pass the test.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.
- It is possible that he has had an accident.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
- Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
Jack'ın dışında muhtemelen hepimiz kötü yüzücüyüz.
- We are all poor swimmers with the possible exception of Jack.
Hava yarın muhtemelen iyi olabilir.
- It may possibly be fine tomorrow.
Tom o konuda muhtemelen yalan söylüyor olabilir.
- Tom may possibly be lying about that.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Belki öğle yemeği yapamam.
- I can't possibly make lunch.
Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.
- Tom said that he couldn't possibly eat any more.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Her mümkün durumu tahmin etmek imkansızdır.
- It's impossible to anticipate every possible situation.
Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor.
- Tom's trying to make the impossible possible.
Jones and Smith are both possible for the opening in sales.
It's not just possible, it's probable.
Jones is a possible for the new opening in sales.
I couldn't possibly cheat on my wife.
This rare and possibly unique specimen must be conserved.
Tom might possibly be mad.
- Tom might possibly be angry.
That story can't possibly be true.
- That story cannot possibly be true.
... to acquire these weapons. And if they could ever use, of course, it would possibly have ...
... "You've been working for the RIAA now for 16 years. I don't see how you can possibly ...