Biz onun duygularını incitmekten korktuk.
- We were afraid that we might hurt his feelings.
Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.
- I may have hurt his feelings.
Tom'un iyi hissetmediğini derhal söyleyebilirim.
- I could tell right away that Tom wasn't feeling well.
Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı.
- After he left, she started feeling uneasy.
Ben çok iyi hissetmiyorum.
- I'm not feeling too well.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
- Tom wasn't feeling particularly talkative.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
- Feeling the house shake, I ran outside.
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
- Feeling the house shake, I ran out into the street.
Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor.
- I think we need to be very careful not to hurt Tom's feelings.
Sanırım onun duygularını incittim.
- I think I hurt his feelings.