possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid

listen to the pronunciation of possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid
Englisch - Türkisch

Definition von possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid im Englisch Türkisch wörterbuch

consistent
{s} tutarlı

O, Slav mitolojisinde Yunan veya Roma mitolojilerindeki gibi böyle tutarlı bir düzen olmadığını söyledi. - He said, that the slavic mythology wasn't such a consistent system like greek or roman mythology.

Onun davranışları sözleriyle tutarlı. - Her behavior is consistent with her words.

consistent
{s} istikrarlı

Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi. - Our company decided for consistent fees.

consistent
{s} bağıntılı
consistent
{s} kalıcı
consistent
mütemadiyen
consistent
devamlı
consistent
(Gıda) özlü
consistent
sürekli

Fakirlere sürekli yardım etmeye gayret etti. - He has consistently endeavored to help the poor.

Sami, Leyla ile ilişkisi olduğunu sürekli olarak reddetti. - Sami consistently denied having an affair with Layla.

consistent
uygun
consistent
birbirini tutar
consistent
birbirini tutan
consistent
consistently devamlı olarak
consistent
birbirine uygun
consistent
aralarında mutabakat olan
Englisch - Englisch
consistent
possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid
Favoriten