possessing, or being in a state of, heath and soundness; healthy; sound; well

listen to the pronunciation of possessing, or being in a state of, heath and soundness; healthy; sound; well
Englisch - Türkisch

Definition von possessing, or being in a state of, heath and soundness; healthy; sound; well im Englisch Türkisch wörterbuch

whole
{s} bütün

Bütün pastayı yiyecek mi? - Will he eat the whole cake?

Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim. - I spent the whole afternoon chatting with friends.

whole
{i} tüm

Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır. - The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people.

Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor. - The whole world is watching the summit conference.

whole
tamamen

Bu tamamen farklı bir mesele. - That's a whole different matter.

Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı. - Tom remained wide awake the whole night.

whole
{i} toplam

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür. - The whole is greater than the sum of the parts.

whole
bütünlüklü
whole
tek parça
whole
{s} yarasız beresiz
whole
sağlığı yerinde
whole
(sıfat) bütün, toplu, tüm, tam, sağlam, sağlıklı, yarasız beresiz, öz
whole
tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
sonuna kadar uğraşmak
whole
sağ

Sen gençsin. Senin önünde sağlıklı bir hayat var. - You're young. You have your whole life ahead of you.

Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar. - She prepares wholesome meals for her family.

whole
tam şey
whole
iyileşmiş
whole
şişe kanı
whole
go the whole hog bir işi tam yapmak
whole
{s} toplu

İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var. - When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.

Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur. - Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.

whole
{s} 1. tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
{s} sağlam
Englisch - Englisch
whole
possessing, or being in a state of, heath and soundness; healthy; sound; well

    Silbentrennung

    possessing, or be·ing in a state of, Heath and soundness; healthy; sound; well

    Aussprache

Favoriten