O, sözleşmeyi imzalamak zorunda bırakıldı.
- He was compelled to sign the contract.
Çekini imzalamak için bir kalem çıkardı.
- He took out his pen to sign his check.
Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.
- I can't see the road signs in this fog.
Bu işaret ne anlama geliyor?
- What does this sign mean?
Beyzbol takımına kaydolmak istiyorum.
- I'd like to sign up for the baseball team.
Tom'a kaydolmak için çok geç olmadığını söyle.
- Tell Tom it's not too late to sign up.
Prospektüsler iki sponsor temsilci tarafından imzalanmalıdır.
- Prospectuses must be signed by two sponsor representatives.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- We were tied to our decision because we signed the contract.
Prospektüsler iki sponsor temsilci tarafından imzalanmalıdır.
- Prospectuses must be signed by two sponsor representatives.
Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
- All you have to do is sign this paper.
Papaz haç işaretini yaptı.
- The priest made the sign of the cross.
Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
- His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi.
- He gave a tip as a sign of gratitude.
Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.
- Expressing your feelings is not a sign of weakness.