Sami kicked Layla in the butt.
- Sami, Layla'nın poposuna tekme attı.
The one whose butt got burned has to sit on the blisters.
- Poposu yanan kişi kabarcıkların üstünde oturmak zorundadır.
It's as smooth as a baby's bottom.
- Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.
Sue has a big bottom, but she doesn't care.
- Sue'nun büyük bir poposu var ama o umursamıyor.
My heart is French, but my ass is international!
- Kalbim Fransız ama popom uluslararasıdır!
Life is like a zebra; white stripe, black stripe, and the ass at the end.
- Yaşam bir zebra gibidir; beyaz şerit, siyah şerit ve en sonunda popo.
I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
- Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.
I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
- Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.