Onun üyelik ayrıcalıkları vardır.
- He has the privileges of membership.
Rütbenin ayrıcalıkları var.
- Rank has its privileges.
Bu kredi kartı, bize belirli ayrıcalıklar sağladı.
- This credit card entitles us to certain privileges.
Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.
- The dictator abused his privileges to his heart's content.