O, radyonun fişini taktı.
- He plugged in the radio.
Eski arkadaşının fişini çekerken, herkes ölür dedi genellikle nükteci doktor.
- Everybody dies, said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.
- We must find something to plug up this hole.
Bu sadece bujilerle ilgili bir sorun olabilir.
- It could just be a problem with the spark plugs.
Neden bujileri değiştirmedin?
- Why didn't you replace the spark plugs?
Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.
- We must find something to plug up this hole.
Banyo lavabosu tıkalı.
- The bathroom sink is plugged.
Tom fişi prize taktı.
- Tom pushed the plug into the socket.
Önce fişi prize takmanız gerekir.
- You must plug in the connector first.
Neden bujileri değiştirmedin?
- Why didn't you replace the spark plugs?
Bu sadece bujilerle ilgili bir sorun olabilir.
- It could just be a problem with the spark plugs.
The main guest on the show just kept plugging his latest movie: it got so tiresome.
During the interview, the author put in a plug for his latest novel.
He attempted to plug the leaks with some caulk.