Şehirde yaşayan insanlar kır yaşantısının zevklerini bilmezler.
- People living in town don't know the pleasures of country life.
Kitaplar yaşamın zevklerini artırır.
- Books add to the pleasures of life.
O, korku filmlerii izlemekten zevk alır.
- She takes pleasure in seeing horror films.
Biz kitaplardan çok zevk elde ederiz.
- We derive a lot of pleasure from books.
Bu kitap sana büyük keyif verecek.
- This book will give you great pleasure.
Bu kitaptan büyük bir keyif alacaksınız.
- You will derive great pleasure from this book.
Ben son zamanlarda üretim bölümü müdürü olduğunu öğrenmekten memnuniyet duydum.
- I had the pleasure of learning that you recently became the manager of the production division.
Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.
- Maria's eyes lightened with pleasure.
İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.
- I don't like to mix business with pleasure.
Bir eğlence teknesi var gibi görünüyor.
- It looks like there's a pleasure boat.
The puppy was a pleasure.
What is your pleasure, coffee or tea?.
Johnny pleasured Jackie orally last night.
at Congress's pleasure: whenever or as long as Congress desires.