Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Dün gece güzel bir rüya gördüm.
- I had a pleasant dream last night.
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
- Nothing is as pleasant as a walk in the morning.
Sesi dinlemek için hoş.
- Her voice is pleasant to listen to.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
O çok keyifli görünüyor.
- He seems very pleasant.
Mike'ın Yumi ile konuşması keyifliydi.
- It was pleasant for Mike to talk to Yumi.