Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.
- That should be pleasing to anyone.
Onu memnun etmek zordur.
- He is hard to please.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Seninle tanıştığıma memnun oldum.
- I'm pleased to meet you.
Bu ayakkabılardan memnunum.
- I'm pleased with these shoes.
Lütfen çok hızlı konuşma.
- Please don't speak so fast.
Kapıyı kapatın, lütfen.
- Close the door, please.
Bir savunma pazarlık söz konusu değildir.
- A plea bargain is out of the question.
Savunma avukatı karardan memnundu.
- The defense attorney was pleased by the verdict.
Prenses bakır kale'den çıktı ve Kraliçe oldu; ve bu onu çok memnun etti.
- The Princess came out of the copper castle, and became Queen; and that pleased her very much.
Oyun izleyiciyi memnun etti.
- The play pleased the audience.
Tom çok keyifli olacak.
- Tom will be so pleased.
Tom keyifli görünmüyordu.
- Tom didn't look pleased.
Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
- I thought you'd be pleased.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
Davalı lütfen ayağa kalkın.
- The defendant will please rise.
İstediğiniz gibi kendinizi ifade edin.
- Express yourself as you please!
Ne ima ettiğini bildiğimden emin değilim. Lütfen mümkünse onu farklı biçimde ifade et.
- I'm not sure I know what you're getting at. Please express it differently if you can.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Davranışından memnun olmaktan uzağım.
- I am far from pleased with your behavior.
O, onun kalmasını rica etti.
- She pleaded with him to stay.
Lütfen 2.30'dan önce Tom'un beni aramasını rica et.
- Please ask Tom to call me before 2:30.
Lütfen özürlerimi Tom'a ilet.
- Please convey my apologies to Tom.
Lütfen Tom'a özürlerimi ilet.
- Please extend my apologies to Tom.
Benim bahanelerimi duymazdan geliyordu.
- He was deaf to my pleas.
Lütfen yazılı talep doldurun.
- Please file a written request.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Mozart'ın müziği her zaman hoşuma gidiyor.
- The music of Mozart is always pleasing to me.
Bu şarap damağa hoş geliyor.
- This wine is pleasing to the palate.
Can we this quote? The Supreme Judicial Court shall have cognizance of pleas real, personal, and mixed. --Laws of Massachusetts.
a plea for mercy.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.