plan, goal, aim, objective; meaning, intention, significance

listen to the pronunciation of plan, goal, aim, objective; meaning, intention, significance
Englisch - Türkisch

Definition von plan, goal, aim, objective; meaning, intention, significance im Englisch Türkisch wörterbuch

intent
niyet

Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı. - The man attacked her with the intention of killing her.

O, otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor. - She says she has no intention of having a baby until she's in her thirties.

intent
{i} amaç

Onların amaçları açıktır. - Their intentions are obvious.

Amaçlarını bilmem gerekiyor. - I need to know your intentions.

intent
{i} gaye
intent
{s} niyetli

İyi niyetli olduğuna eminim. - I'm sure your intentions are pure.

Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi. - The police were intent on stopping the criminal.

intent
azimli
intent
dikkatli
intent
dik

Tom dikkatle dinliyor. - Tom is listening intently.

Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi. - Everyone but Tom listened intently.

intent
{i} kasıt

O pencereyi kasıtlı olarak kırdı. - He broke the window intentionally.

Evet, bunu kasıtlı yaptım. - Yes, I did this intentionally.

intent
(sıfat) niyetli, istekli, hevesli, kararlı, meşgul, dalmış, dikkatli
intent
{s} kararlı
intent
{s} istekli
intent
{s} dalmış
intent
(Mukavele) niyet, maksat
intent
{s} hevesli
intent
intently dikkatle
intent
(isim) niyet, maksat, amaç, gaye, kasıt
Englisch - Englisch
{i} intent
plan, goal, aim, objective; meaning, intention, significance
Favoriten