placed at the top or the front

listen to the pronunciation of placed at the top or the front
Englisch - Türkisch

Definition von placed at the top or the front im Englisch Türkisch wörterbuch

head
{i} baş

Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir. - It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.

Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar. - Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.

head
{i} konu başlığı
head
menba
head
başlık

Herkes bu sabahki haber başlıklarından memnundu. - Everyone was delighted by this morning's headlines.

Tom sadece başlıklara baktı. - Tom only glanced at the headlines.

head
başkanlığını yapmak
head
buhar basıncı
head
{f} başı çek
head
genel başkan
at the top
tepede
at the top
üstü açık open
head
{f} (bir şeyin) başkanlığını yapmak/başkanı olmak: Who heads this outfit? Buranın başkanı kim?
head
{f} olgunlaşmak
head
{f} -in
head
{i} pınar başı
head
{s} baştaki
head
bir

Bir fincan kahve kafamı aydınlattı. - A cup of coffee cleared my head.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var. - Two heads are better than one.

head
{s} baş ile ilgili
head
{f} başında olmak
head
{i} şef, baş, başkan: the head of the math department matematik bölümü başkanı
head
{f} başı çekmek
head
{i} köpük
head
kafa,v.başı çek: n.baş
Englisch - Englisch
head
at the top
in the upper ranks
placed at the top or the front

    Türkische aussprache

    pleyst ät dhi tôp ır dhi frʌnt

    Aussprache

    /ˈplāst ˈat ᴛʜē ˈtôp ər ᴛʜē ˈfrənt/ /ˈpleɪst ˈæt ðiː ˈtɔːp ɜr ðiː ˈfrʌnt/
Favoriten