Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
Tom birkaç elma toplamak için merdivene çıktı.
- Tom went up the ladder to pick some apples.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Lütfen bana, yeni elbiseme uyan bir süveter seçmede yardım et.
- Please help me pick out a sweater which matches my new dress.
O, onun seçmesini umduğun bir adamla evlendi.
- She married to the kind of man you would expect her to pick.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to pick up passengers.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
- Tom picked up some pretty shells on the beach.
Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... He picks up on a simple but ingenious counting system ...
... it does on the earth. And we measure it with your cell phone. Your cell phone picks ...