Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- Tom bent down to pick up something off the floor.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Lütfen bana, yeni elbiseme uyan bir süveter seçmede yardım et.
- Please help me pick out a sweater which matches my new dress.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
- Tom picked up some pretty shells on the beach.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.