I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
Tom has many regrets.
- Tom'un çok sayıda pişmanlıkları var.
Tom felt remorse for what he had done.
- Tom yaptığından pişmanlık hissetti.
The rapist showed no signs of remorse during his trial.
- Tecavüzcü, yargılanması sırasında hiçbir pişmanlık işareti göstermedi.
His face expresses deep sorrow and repentance.
- Yüzü derin üzüntü ve pişmanlık ifade ediyor.
He is regretful that he couldn't go.
- O, gidemediğine pişman.
Oh, I'm so sorry, said Anne penitently.
- Anne pişman bir şekilde Ah, çok üzgünüm dedi.
I'm sorry for what I've done.
- Yaptığım şeyden pişmanım.
Oh, I'm so sorry, said Anne penitently.
- Anne pişman bir şekilde Ah, çok üzgünüm dedi.
Fadil sounded remorseful.
- Fadıl pişmanlık duyuyordu.
Fadil was remorseful for his crimes.
- Fadıl suçlarından dolayı çok pişmandı.