pişirmeye

listen to the pronunciation of pişirmeye
Türkisch - Englisch
to bake
pişir
{f} stewing
pişir
{f} cook

Shall I cook dinner for you? - Sizin için akşam yemeği pişireyim mi?

Mother is busy cooking the dinner. - Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.

pişir
{f} cooking

My mother is busy cooking dinner. - Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.

She is quite ignorant of cooking. - O, yemek pişirmede oldukça bilgisizdir.

pişir
{f} stewed
pişir
bake

Tom admitted that he didn't eat the cake that his girlfriend had baked for him. - Tom onun kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.

I took a cooking class last spring and learned to bake bread. - Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.

pişir
cooked

His wife being out, he cooked dinner for himself. - Karısı dışarıda olduğu için, kendisine akşam yemeği pişirdi.

Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself. - Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.