Bir evcil hayvan olarak o bir papağan besler.
- She keeps a parrot as a pet.
Hiç evcil hayvanın var mı?
- Do you have any pets?
Bir evcil hayvan olarak o bir papağan besler.
- She keeps a parrot as a pet.
Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
Tom öğretmenin gözdesi.
- Tom is the teacher's pet.
O, öğretmenin gözdesidir.
- He is the teacher's pet.
Tom köpeğini okşamak için eğildi.
- Tom bent down to pet his dog.
Tom köpeğini okşamak için elini aşağıya uzattı.
- Tom reached down to pet his dog.
Tom köpeğini okşamak için elini aşağıya uzattı.
- Tom reached down to pet his dog.
Benim kedim onu okşadığımda zevkten mırlar.
- My cat purrs with pleasure when I pet it.
Sen öğretmenin sevgilisisin.
- You're the teacher's pet.
I was always a petter of my horses, teaching them to do some minor tricks.
There was something ludicrous, even more, unbecoming a gentleman, in leaving a friend's house in a pet, with the host's reproaches sounding in his ears, to be matched only by the bitterness of the guest's sneering retorts.