Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
- Mary's sister is shy and awkward.
Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.
- Seals are clumsy and awkward on land, but very graceful in the water.
O beceriksizce önümde eğildi.
- She bent awkwardly in front of me.
Tom beceriksizce gülümsedi.
- Tom smiled awkwardly.
Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
- They arrived at an awkward time.
O uygunsuz bir soru sordu.
- He asked an awkward question.
These cabinets are going to be very awkward when we move.