O tanınmış bir televizyon karakteridir.
- He's a well-known television personality.
Adın karakterini etkiliyor.
- Your name affects your personality.
İnsanların farklı kişilikleri var.
- People have different personalities.
Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.
- The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
- I bought a new personal computer yesterday.