person or thing that detects; sensor

listen to the pronunciation of person or thing that detects; sensor
Englisch - Türkisch

Definition von person or thing that detects; sensor im Englisch Türkisch wörterbuch

detector
algılayıcı
detector
(Çevre) algılayıcı cihaz
detector
(Biyokimya) saptayıcı
detector
sezici
detector
(Telekom) müşir
detector
hissedici
detector
duyarga
detector
bulucu
detector
dedektör

Tom metal dedektöründen geçti. - Tom walked through the metal detector.

Duman dedektörleri tavana monte edilmelidir. - Smoke detectors should be fixed to the ceiling.

detector
detektör

Onun bekaret kemeri havaalanındaki metal detektörünü harekete geçirdi. - Her chastity belt set off the metal detector at the airport.

detector
(Askeri) DETEKTÖR: Kimyasal, biyolojik ve radyoaktif savaş maddelerinin bulunması ve tanınması için kullanılan, kimyasal, elektrikli ve ya mekanik cihaz
detector
{i} dedektör, detektör, bulucu: mine detector mayın dedektörü/detektörü
detector
(Tıp) Herhangi bir şeyin varlığını gösteren araç, detektör
detector
{i} akım yönlendirici
detector
bulan şey veya kimse
Englisch - Englisch
{i} detector
person or thing that detects; sensor
Favoriten