person, human, human being

listen to the pronunciation of person, human, human being
Englisch - Türkisch

Definition von person, human, human being im Englisch Türkisch wörterbuch

someone
birisi

Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi. - Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.

Birisinin kapıyı çaldığını duydum. - I heard someone knock on the door.

person, human being
kişi
someone
bir kimse

O, şüpheleneceğin bir kimse değildi. - He wasn't someone you'd suspect.

Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor. - A certain someone is being awfully fragile today.

someone
şahsiyet
someone
biri

Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi. - Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.

Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen. - You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.

someone
kimse

Neden kimseye söylemedin? - Why didn't you tell someone?

Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın. - You can't shake someone's hand with a clenched fist.

someone
önemli kimse
Englisch - Englisch
{i} someone
person, human being
{i} human
person, human, human being
Favoriten