Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
- Tom has no permanent address.
İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.
- It is difficult to find a well paid permanent job.
Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.
- Mrs. Brown warned Beth that if she didn't eat properly she would be permanently overweight.
Herkes kalıcı barış istiyor.
- Everybody wants permanent peace.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Nothing in this world is truly permanent.
... to become a permanent resident. ROMNEY: Now when the president ran for office, ...
... those kids, I think, should have a pathway to become a permanent resident of the United ...